TOP
Leyla Arslan Portre

Leyla Aslan: İllüstratif Nakışlar

Son zamanlarda yeniden moda olan etamin işleri ve anneanne nakışlarının ona sunduğu çarpıların dışına çıkmak isteyen Leyla Aslan, “illüstratif nakış” adını verdiği serbest üslubuyla şimdi sevdiği filmleri ve İstanbul binalarını resmediyor.

“Filmde Çukurova tarlalarının ortasında geçen o sahne, nakışa çok uygun geldi bana. Biraz Van Gogh resimlerini andırıyor. Nakışta Van Gogh çalışmak çok yaygındır, çünkü çizgileri iple uyumludur.”

Nakış olayı, dipsiz kuyu. Sen nasıl daldın içeri o tavşan deliğinden?
Ben aslında 12-13 yaşında annemin ısrarıyla kavanoz kapakları işleyerek başladım. Çarpı çarpı diye bilinen etamin aslında. Sonra çok sevdim ve bunu biraz ilerletmek istedim. O zamanlar Beylerbeyi Enstitüsü’nde geleneksel Türk nakışları kursları vardı. Orası aynı zamanda olgunlaşma enstitüsü tarzında bir okuldu. Orada “beyaz iş” tekniğiyle başladım. Ayaklı antika Singer dikiş makineleri ile yapıyorduk, şimdilerde kafelerde dekor olarak kullanılan. Sonra Türk işi nakışı yaptım. Sonra okul, çalışma hayatı derken, uzun süre ara verdim. Sonra işi bıraktığım bir dönemde, dekoratif nakışa yöneldim. Ben kendi yaptığıma “illüstratif nakış” diyorum. Genellikle bir çizimden veya fotoğraftan yola çıkıyorum.

Üç boyutlu sahnelerle beraber biraz daha zanaatten sanata kaymış gibisin.
Dekoratif nakışla uğraşan herkesin istisnasız yaptığı Frida Kahlo portresi vardı bir dönem. Sonra biz, etaminde delikleri, kareleri sayarak ilerleriz. Ben ise bunun dışına çıkıp, serbest bir stil denemek istedim. Fotoğrafçılığa merakım var ve boş zamanlarımda İstanbul’u tek başıma gezmeyi çok severim. İlk olarak Sirkeci’deki PTT binasını, 1930’lardaki bir fotoğraftan yola çıkarak işledim. Sonra onun karşısındaki Vlora Han’ı işledim, PTT binasının üst katlarından müdürün izniyle fotoğraflarını çektim. Sonra biraz daha çıtayı nasıl yükseltebilirim diye bakarken, bir Devrim Erbil resmi işlemeyi düşündüm. Tam bir delilik! Altı ayımı aldı ve çok zorladı beni; ama çok severek yaptım.

Leyla Aslan Bir Zamanlar Anadolu'da
Bir Zamanlar Anadolu'da filminden bir sahne. Üstte, soldan: Leyla Aslan'ın kurslarından; Sirkeci'deki Vlora Han.

NAKIŞLARDAKİ FİLMLER

Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da” filminden bir sahneyi de nakışa işledin; nasıl oldu?
Filmde Çukurova tarlalarının ortasında geçen o sahne, nakışa çok uygun geldi bana. Biraz Van Gogh resimlerini andırıyor. Nakışta Van Gogh çalışmak çok yaygındır, çünkü çizgileri iple uyumludur. Bu nakışı bir film afişleri serisi olarak sürdürmeyi düşünüyorum. Bir sonraki, Yılmaz Güney’in “Yol” filminden bir sahne olabili pekala. “Masumiyet” filmini de işlemeyi çok istemiştim ama Haluk Bilginer’in portesi çok zorladı beni ve vazgeçtim! Bire bir portre yapmak riskli, çünkü karakterin ifadesini yakalayamazsanız bütün işiniz çöpe gider. Kötü Atatürk heykelleri gibi. “Evet, bu Atatürk” diyorsunuz ama bu şekilde portresi yapılmasa daha iyiydi.

Leyla Aslan Büyük Postane
Sirkeci'deki Büyük Postane binası.

Bir de nakış hep kadınsı bir iş olarak algılanır. Nakış yapan erkekler de var, değil mi?
Benim iki erkek öğrencim oldu. Gerçekten çok iyiydiler. Çok ciddiyetle bitirdiler panolarını. Cesaret edemeyip gelemeyenler de vardır mutlaka. Ben nakışın “kadın işi” olduğunu düşünmüyorum. Nasıl çok iyi erkek terziler varsa… Bir de artık her şeyimiz sanal olduğu için, insanlar bir şeylere temas etmeyi, ellerini kullanmayı özlüyorlar.

Nakış o yüzden mi tekrar moda oldu?
Evet bir baykuş, kaktüs ve Frida modası var! Gençler artık bir Antep “antika işi” asmıyorlar evlerine, tabii koleksiyoner değillerse…

Bir süredir nakış atölyeleri de yapıyorsun. Tam olarak ne öğretiyorsun?

Ben derslerde kumaş ve iplik uyumundan bahsediyorum ve temel tekniklerle başlıyoruz. Sonra bu tekniklerle neler yapılabilir, bunları gösteriyorum. Derste bir panonun yarısını bitiriyoruz ve evde tamamlayıp fotoğrafını gönderiyorlar. İnsanlar gelmeden önce mutlaka Instagram’a, Pinterest’e bakmış oluyor. Tabii önlerine binlerce seçenek düşüyor. Bu nedenle çok heyecanlı geliyorlar, “Hocam bunu da, şunu da yapmak istiyorum” diye. İlk başlarda çok şaşırdım, çünkü “Düğme dikmeyi bilmiyorum” diyenlerden çok iyi işler çıkaranlar oldu.

“Dekoratif nakışla uğraşan herkesin istisnasız yaptığı Frida Kahlo portresi vardı bir dönem. Sonra biz, etaminde delikleri, kareleri sayarak ilerleriz. Ben ise bunların dışına çıkıp, serbest bir stil denemek istedim.”

Leyla Aslan Devrim Erbil

İSTANBUL FAVORİLERİ

Hangi mahallenin çocuğusun?
Çengelköy’de büyüdüm, ilkokulu orada okudum. “Süper Baba” dizisinin çekildiği dönemler. Sonra bir dönem ailece Marmaris’te yaşadık. Tekrar İstanbul’a döndüğümüzden beri Anadolu yakasındayız, ama Tarihi Yarımada’yı çok seviyorum.

İstanbul’da nerelerde kendini iyi hissediyorsun?

Karaköy’deki Bankalar Caddesi’ni ve bu cadde üzerindeki Salt Galata binasını çok seviyorum. O binanın cephesinde, yukarılarda çok güzel arslan figürleri var. Sonra Perşembe Pazarı’nda hırdavatçıların bulunduğu sokağın devamında bir han var, oradaki atölyelere servis veren çay ocaklarının çayları çok güzel oluyor.

Son zamanlarda gördüğün en güzel şey ne?
Biraz önce gösterdiğin, derginin kapağına koyacağınız melek rölyefi.

Gerçekten mi?
Kızım İstanbul Üniversitesi’ni kazandı. Geçenlerde Beyoğlu’ndan Beyazıt’a doğru bir turladığımızda, Narmanlı Han yakınındaki bir pasajın girişinde de buna benzer bir figür gördük ama bu gerçekten çok iyi! Bu arada Narmanlı Han restorasyonuna çok üzüldüm. Yapılış döneminde çok geçtim oradan. Hala tüylerim diken diken oluyor.

Pasta gibi yaptılar…
Orası sıfırdan yapılmış bir yer olsaydı belki o kadar göze batmazdı, hatta güzel olmuş bile diyebilirdik. Ama önceki halini, orada yaşamış ressamları, yazarları bildiğimiz, hayatlarını okuduğumuz için çok acı geldi… Sadece derlenip toplanıp müze haline getirilip bırakılabilirdi. Çok daha değerli olurdu. Belki Narmanlı Hanı’nın önceki halini eski fotoğraflardan bakarak nakışa işleyebilirim.

Şimdi sırada ne var?
Eski haritalar ve krokiler üzerinden İstanbulla ilgili bir çalışma yapmayı çok isterim. Minyatüre ve çini sanatına ilgim var. Bunları nakışta nasıl birleştirebilirim, ona bakacağım.

Leyla Arslan’ın işlerini ve kurslarını Instagram’da takip etmek için: @embroideryleyla

Yorum yazın